1.Ayıplı Mal
Hukuki anlamda ayıplı mal kavramı; bir satım veya trampa işlemine konu malın kıymetine noksanlık veren bir kusurun, eksikliğin bulunması ya da bulunması gereken, vaat edilen niteliklerin bulunmaması olarak tanımlanabilir. Bir malın ayıplı olması söz konusu olabileceği gibi satın alınan bir hizmetin ayıplı olması da söz konusu olabilmektedir.
2.Ayıptan Sorumluluk
Satıcının ayıptan sorumluluğu Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; satıcı, öncelikle alıcıya bildirdiği, malda bulunmasını vaat ettiği niteliklerden sorumludur. Bunun yanında satıcı; malın niteliğinde, niteliği etkileyen niceliğinde, kullanım amacı bakımından değerini, alıcının maldan beklediği faydaları önemli ölçüde azaltan ya da ortadan kaldıran kusurların varlığı halinde de ayıptan sorumludur.
Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinin ikinci fıkrası ile; satıcının, ayıpları önceden bilmiyor olmasının sorumluluktan kurtulmasını sağlamayacağı belirtilmiştir. Kanun bu düzenleme ile satıcıya, malın niteliği hakkında doğru bilgilendirme yapma sorumluluğu yüklediği gibi satışını yapacağı malda bir kusur olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü de getirmiştir. Bu nedenle satıcı; malın satışını yapmadan önce kontrolünü sağlamak, ortaya çıkabilecek ayıpları öngörmek durumundadır.
Satıcı, malını yeterince incelemiş ve alıcıya malda bulunan ayıpları veya sonradan ortaya çıkabilecek ayıpları bildirmiş ise ağır kusurlu olmadığı takdirde bu ayıplardan sorumlu tutulması mümkün değildir. Ancak bildirmediği ayıplar ile ilgili sorumluluğu devam etmektedir. Kanunda belirlenen bir diğer husus ise ayıbın ilk bakışta gözle görülebilecek kadar bariz olması durumudur. Bu durumda satıcı, özel olarak böyle bir ayıbın bulunmadığını üstlenmediği sürece bu ayıptan da sorumlu tutulamaz. Örneğin; alıcı, üzerinde açıkça görülebilen dikişlerinde eğrilik olan bir pantolonu satın alıyor. Bu durumda satıcı, özel olarak satılan pantolonun dikişlerinde eğrilik bulunmadığına dair bir beyanda bulunmadığı sürece bu ayıptan sorumlu tutulamaz.
3.Ayıp İhbarı
Satıcının ayıbı bildirme, inceleme yapma ve malın niteliğini bozan kusurlardan sorumlu olma gibi yükümlülükleri olduğunu belirttik. Alıcının ise, satın aldığı ürün gözden geçirme ve ayıplı olduğunu anladığında satıcıya bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Peki, bu bildirim ne kadar sürede yapılmalıdır? Bu hususları Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu bakımından ayrı ayrı inceleyelim.
3.a-Türk Borçlar Kanunu Bakımından Ayıp İhbarı
Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinde; “alıcı, devraldığı malı işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.” denilmektedir. Burada alıcıya gözden geçirmek için imkan bulunur bulunmaz ibaresi ile bir sorumluluk yüklenmiştir. Buradan anlaşılacak husus; alıcının malı devraldığında gözden geçirmeye uygun bir ortam bulduğu anda gözden geçirme işlemini yapmasıdır. Alıcı, bu gözden geçirme eylemi sırasında herhangi bir ayıbın farkına varırsa kanunda belirtildiği üzere “uygun bir süre” içerisinde satıcıya bildirimde bulunmalıdır. Uygun bir süre kavramından ne anlaşılması gerektiği açık değildir. Bu hususu her somut olayda ayrıca değerlendirmek, benzer Yargıtay Kararlarına bakarak bir kanaat oluşturmak gerekmektedir. Ancak bu uygun sürenin başlangıcının gözden geçirme aşamasının bitiminden itibaren başladığını söylemek mümkündür. Malın niteliğine göre gözden geçirme süresi değişiklik gösterebilmektedir.
Alıcı, devraldığı malı gözden geçirmez ise satıcıya ayıp ihbarında bulunamaz. Bazı durumlarda, yalnızca kullanım ile ortaya çıkabilecek, ilk bakışta fark edilmesi mümkün olmayan nitelikte bir ayıp söz konusu olabilmektedir. Bu husus için Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesinin ikinci fıkrasında ayrıca bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre; alıcı, gözden geçirme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olsa dahi sonrada ortaya çıkan ayıp için ayıbın anlaşıldığı anda “hemen” satıcıya bildirimde bulunmalıdır. Burada kullanılan “hemen” ifadesi de net bir süre belirtmemektedir. Yargıtay Kararlarında ise dürüstlük kuralına uygun en kısa süre olarak belirtilmektedir.
3.b-Ticaret Kanunu Bakımından Ayıp İhbarı
Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunundan farklı olarak kesin süreler öngörülmüştür. Kanunun Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 23. maddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” denilmektedir. Bu kanun ile belirtilen sürelere uyulmaması halinde satıcı ayıptan sorumlu tutulamaz. Kanunda diğer hususlar için 223’üncü maddenin ikinci fıkrasına atıfta bulunulmuştur. Bu fıkraya ilişkin açıklamalarımız yukarıda başlık altında yapılmıştır.
Av. H. Kübra KANDIRICI